28 Şubat 2013 Perşembe

Efe Atlas'lı Günler...


Genel olarak evde olduğumuz için televizyon kaçınılmaz bu yüzden günlük programımız yoğun geçiyor sıkılmasın, enerjisini atsın, gelişimi iyi olsun derken gün içinde çok şey yapıyoruz..

Sabahları Üçüzler veya çok sevdiği için pepe izni var :) daha sonra tv kapatıp kendi halimize geçiyoruz. Bunları seyrederkende yalnız bırakamıyorum yinede birlikte izliyoruz, arada katılıp yorum yapıyorum.Pepeyi aslında ben pek sevmiyorum biraz fazla saçmalıyor gibi geliyor..... Fakat oğlum bayıldığı için arada izliyoruz. Üçüzler yumurcak tv.de onu  beğeniyorum diyaloglar filan güzel, tekrarlar öğretici birlikte söylüyoruz. Bir de dil gelişimi için almanca çizgi filmimiz var Trotro eşek ve sıpa lardan oluşan bir aile, fransızcası da var,türkçe de yayınları var sanırım. Bunları gün içinde 10 dk ile sınırlandırılır ve yalnız bırakılmazsa sorun olucağını sanmıyorum...

Evde mutlaka ses olucak benim alışkanlığım,sessizliği sevmiyorum o yüzden bütün gün müzik dinliyoruz, duruma ve zamana göre seçim yapıyoruz slow, hareketli diye.. Kendimize uygun cd bir türlü yapamadım en kısa zamanda hazırlamam gerek.. Klasik müzikten hiç hoşlanmazdım caz daha bana göreydi sanki ama Atlas sayesinde onu da sevdim.

Ev işlerini yaparken mutlaka yardım istiyorum Efe Atlas'dan o da çok meraklı,sorumluluk almayı,düzenli olmayı, yardım etmeyi çok sevdi bu sayede.. Mutfakta da benle vakit geçirmeyi seviyor, yemek konusunda bir yaşından beri çok çektim iştahı bir gitti yemek yedirmek işkence oldu bizim için. Şükür sonun da sorunu çözdük, nasıl mı?

Aylardır beni bu konuda deli eden oğluma en son dur dedim.. 2 hafta direndi ama bende direndim, daha önce aç bırakma, üstüne gitmeme, seçenek sunma hepsini denedim ama fayda etmedi maalesef.. Daha çok midesi küçüldü yemek yemeyi bir türlü sevememişti çocuk. En son mama sandalyesini mutfağa taşıdım tv. ile yemek kesinlikle yasak! Bizle birlikte ve kendi yemesi için çaba harcadım,seçenek tek başka seçim yok, ona özel yemek yok, blendırdan geçiş yok! Açıkcası kurallarım katıydı bu konuda çünkü sabrım kalmamıştı artık.2 hafta boyunca her yönden şansını denedi,önce ağlama krizine girdi yok dedim bu yemek yenicek... Sonra ağzından çıkarmaya başladı ben geri tıktım, baktı öyle olmuyor kustu hiç bozmadan aynen devam ettim yedirmeye baktı öyle de olmadı bu sefer ağzında tuttu tamam dedim bende inadım bekledim en az yarım saat kalkmadık masadan sonuç baktıki öyle de böyle de bu kadın beni bırakmıcak 2 haftanın sonunda yemeğe başladı yedikçe karnı acıkmaya başladı.. O konu da bana benzemiş bende eğer hiç birşey yemezsem canımda istemez,karnım hiç acıkmaz ama yemeğe başlıyım anında acıkmaya da başlarım bütün gün yemek yerim... Şükür bu kabustan da kurtulduk, şimdi herşeyi yiyor hem de kendi elleriyle ve en önemlisi severek başka şeylere dalmadan yiyor. En zoru yemeyen çocukmuş şimdi daha iyi anlıyorum.. Ne evde ne dışarda ne yicek bu çocuk diye düşünmemek dünyalara bedel... Çocuğu mutfağa ısındırmak bu konuda önemli bunu öğrendim orda yemeğini yemesi, yemek yaparken yardım etmesi.. Birde abur cubura yönelmesini istemiyorum onun yerine evde kek,börek,poğaça, kuru yemiş olarak dut kurusu,kayısı,ceviz,fındık filan yemesi daha önemli.. Bunları yaparkende o da oluyor kesinlikle o uyurken yapmıyorum birlikte yapıp fırına koyuyoruz ve pişmesini bekliyor çıkar çıkmaz da tok da olsa hevesle yiyor.. O konuda da ben fazla takıntılı değilim illa organik olucak malzemeler işte şeker hiç olmucak gibi sıkıntılara girmiyorum.. Ölçüyü kaçırmıyoruz yine ona göre şeker yerine pekmez koymak gibi çözümler buluyoruz en fazla o kadar... Bunları onun da yapması hem iyi vakit geçirip eğleniyoruz, hem parmak kasları gelişiyor hamurla oynarken,kaplara doldur boşalt yapıyor, tad duygusu gayet yerinde :) ve severekde yiyor...Sonuç;




 
 
Diğer yaptıklarımıza da gelince; makarna boyama, ipe bağlama,resim kağıdına yapıştırma.. Patates baskısı,sulu boya,  traş köpüğü ve parmak boya ile renkleri tanıma gibi vb... daha çok resim olayı benim resim sanatına olan bağlılığım itiraf etmeliyim :)





 
 

20 Şubat 2013 Çarşamba

2 Yaş Sendromu (cinneti...)


Henüz 18 aylıkken belirtiler başladı önemsemedim, 19.cu ayda biraz daha çoğaldı daha iki yaşa var diye düşündüm amaaa 20.ci ayda iyice zorlaştı herşey.. Meğer 2 yaş sendromu dedikleri şey 1,5 yaşında başlayabiliyormuş da haberimiz yok! Sebepsiz ağlamalar, kendini yere atmalar, kafayı yere vuruyormuş gibi yapmalar, çığlıklar, bitti lafını aslaaaa kabul etmemeler diye uzar gider bu liste.. Sonunda teslim oldum baktım görmezden geldikçe artıyor bu tepkiler duruma el atmaya karar verdim. Öncelikle neymiş bu sendrom, nerden gelmiş, kim getirmiş, bende 27 yaş sendromu çıkarsam ne olur filan baya araştırma konumuz çıktı.

Sadece 2 yaşla bitse iyi bunun 3'ü var,4'ü var,5'i var...Anlaşılan bunlara sendrom deyip hastalık gibi görmemek lazım.Sonuç olarak büyüyor şu an da bebeklikten çocukluğa geçişte, kendini annenin bir uzvu gibi görürken ayrı bir birey olduğunu anladı. Kendini ve istediklerini kabul ettirme çabasında.. Bunun için de anne babayı oldukça zorlar delirtir kafaya huni takdırır kıvamındadır kendisi!

Davranışlarında ne gibi değişikler olurmuş;

*Ağlama
*Başını duva vurma
*Aşırı inatlaşma
*Elindeki oyuncak,nesneleri etrafa fırlatma
*İştah kesilmesi
*Israrcı davranışlarda bulunma

Bunlardan en az 4ü bizde mevcut şükür.. Sizde de bunlar varsa sevinin aman çocuğum normal, sağlıklı büyüyor diye düşünün.. (kafayı yememek için polyanna  olmak şart..)

''Aşırı tepki olarak saç ve yüzüne zarar verme ya da anne ve babasına saldırma gibi eğilimlerde de bulunabilir..'' diyor.Bunlar bizde şimdilik yok şükür ama sizde varsa şimdi sızlana bilir,eyvah eyvah diyebilirsiniz hakkınız..


  Sonuç olarak bu süreci normal görüp kabul etmekten başka çare yok.İkimiz içinde sağlıklı geçmesi adına yaptıklarımıza gelince ;

*Yaptıklarına fazla karışmıyorum,engellemiyorum sürekli başında durup müdahale etmekte yok..

*Ağlayıp krize girdiğinde bağırmamak için ya sabır çekip yanından ayrılıyorum,bu etkili oluyor baya sakinleşince yanıma gel diyorum kısa sürede susuyor..

*Yemeği çoğu zaman kendi yiyor fazla karışmıyorum döküp saçsada yemeği öğreniyor sonuçta, sevmediği birşeyse ve yemek istemiyorsa o zaman bende elime bir kaşık alıp müdahele ediyorum onda da sayı saymak çok işime yarıyor,bir ikii üçç dediğimde otomatik ağzını açıp yiyor şükür..

*Uykuya direniş başladı daha önce 7 de uyku ritüelimiz başlar en geç 8e kadar uyurdu.Şimdi 7.35 ritüelimiz başlıyor uyuması 9u bulabiliyor.Sürekli şimdi uyku vakti uyu dinlen yarın şunları yapıcaz diye telkin ediyorum, hala inat ediyorsa uyku arkadaşına uyu diye kızıyorum sonuç olarak uyuyor bir şekilde ama ayakta sallamak filan kesinlikle istemiyorum kendi uyuyor,birde oda dan çıkabilirsem süper olucak..

*Hayırlarımız hala hayır evete dönüştürmüyorum ağlasa da kızsada kurallar geçerli kusura bakmasın valla ...

*En önemlisi de bana göre ağladığında yapılcak birşeyde olsa sırf ağlıyor diye istediğini yapmıyorum,bundaki taktikde konum değiştirmek,dikkatini dağıtmak heycanla başka birşey göstermek,vermek oluyor..

*Dışarda da sorunlar oluyor tabiki daha önce kurtarıcımız emzikti tabiki.. Fakat bu olaylar patlak vermeden önce bıraktırmıştım onu da emziği keserek ya da çöpe atarak bak pis oldu filan değilde o görmeden emzikleri ortadan kaldırıp sadece sen artık büyüdün demek işe yaradı,başkasında görüp istediğinde de sadece hayır deyip yine sen büyüdün artık diyorum.Bu yüzden artık kurtarıcımız yok,dışarıda krize girdiğinde de evdeki gibi dikkatini çekmeye çalışıyorum yanımda birşeyler taşımak şart oldu [bende büyüdü artık onun çantasına gerek kalmadı kendi çantalarımı kullanabilirim artık yehuuu diyordum ki kursağımda kaldı :( ]

*Tabi annenin ruh sağlığı içinde bu aralar misafir gitme ve ağırlama olayını arttırdık, vakit buldukça da eşimle yalnız dışarı çıkıyoruz.Şarj olmadan bunların üstesinden gelmek imkansız..

*Enerjisini atması içinde oldukça çaba sarf ediyorum, mutlaka dışarı çıkarmaya ya da evde yoruyorum baya onu tabi bu sayede bende sıfır beden oldum ama yapıcak birşey yok..

*Duygusal olarakta çok yorulduğunu düşündüğüm için gün içinde hep sarılıyorum,öpüyorum,peluş oyuncaklarını cici yapıyoruz onlarda öpülüyor filan..

Şimdilik yaptıklarımız ve çözümlerimiz bunlar.. Bu süre iyi geçmek zorunda ileride bazı tipik şeyler kalıcı olabiliyor çünkü.. 3yaş sonrası kişiliği için çaba harcamak şart..


Herkese kolay gelsin, sendromsuz günler....

16 Şubat 2013 Cumartesi

18. - 19. Aylar Nasıl Geçer...?


Mümkün olduğunca ona uygun aktiviteler yapıyoruz.El kasları gelişsin diye, eğitici ve aynı zamanda eğlenceli şeyler :))  Kısaca günlük Efe Atlasın hayatı....


Kürdan geçirmece
 
 
Makarnaları aktarma..
 
resim yapma
 
 
kitap okuma
 
Biraz ev işleri :)
 
svava keyfi
 
Oyuncaklarımızla vakit geçirmece
 
 
 
Şu oyuncağı bir kaçırıyım kuzenimden :)
Arkadaşlar
 
 
park eğlencesi
 

 
 
noel babamız
Hangisini alsam???
Metroyla  gezelim ama elephantsız olmazzzz...
 
Kuşla tanışmamız..
 

 
Ve bittiği için ağlama krizine girdiği dolaştır baba beni serüveni :)

6 Şubat 2013 Çarşamba

6.HASTALIK bi defolup gitsen diyorummmmm!



Yeni yıla hastalıkla girdik ailecek hastalıkla da devem ediyoruz... Efe Atlas geçen hafta akşamüstü aniden ateşi çıkmaya başladı, huzursuzlanmaya başladı, ya diş ya hasta oluyor dedim. Baktım akşam daha da kötüledi iyice halsiz oldu. 4 gün boyunca ateşi 40 dereceye kadar çıktı.Gece gündüz gözümü kırpamadım bile... 3 saatte bir aniden yükselen ateş, doktorun teşhisi koyamaması bekleyip takip ettik çünkü hiç bir hastalık belirtisi yoktu.. Sonra acillere taşındık orta kulak iltihabı dediler ilaca başladık. Sonra vücudunda döküntüler oldu meğerse 6.hastalıkmış... Bir haftadır hem o hem ben telef oldum. Yüksek ateş, bütün gün ağlama, öksürük.. Bir de üstüne eşimde hasta evde yatınca deymeyin keyfimize.... Bende hastayım ama annelerin hasta olmaya hakkı olmadığı için hasta değil numarası yaptım uzun süre.. Şükür bugün itibariyle Atlas baya düzeldi, eşimde işe gitti. Tabiki ben hala sürünüyorum ayakta :( Neyse kuzum iyi olsunda gerisi önemli değil, yazık bütün gün annii diye ağlıyordu.Olmayan iştahı da iyice kaçtı hiç birşey yemiyor...

Çocuğunuzun sebepsiz aniden yükselen ateşi varsa, inatçı bir ateşse sürekli çıkıyorsa ve hastalık bulgusu yoksa, 3 günde sürüyorsa bilinki 6.hastalık uğramış size.. Viral enfeksiyon kendisi çocukların çocuğunun geçirdiği kızılcık gibi bir hastalıkmış,aşısı maalesef yok..


Bizden haberler böyle.. Bu da döküntü sonra vücudu oğlumun 2 günde geçti o da şükür.